24 Aralık 2015 Perşembe

ŞİMDİ BİZ BU NOEL’İN NERESİNDEYİZ HACI?

1996 yılıydı. Fener Rum Patrikhanesi’ni henüz görmemiştim ve bir kış günü Pazar sabahı kalkıp Fener’e gittim. Ben sağa sola bakınırken, 70’li yaşların üstünde bir turist de bana Patrikhanenin yerini sordu. “Ben de aynı yere gidiyorum, buyurun birlikte yürüyelim.” dedim İngilizce. Turist, Berlin’den gelen bir Almandı. Gayet kibar, kılığından kıyafetinden sosyo-ekonomik durumunun da iyi olduğunu sandığım bir adamcağızdı. İçeriye birlikte girdik, o bana sorular sormaya başladı. Patrikhane’nin tavan ve duvarlarındaki resimleri, ikon/ikonaları sordu. Meryem ve bebek İsa figürlerini anlattım, daha pek çok benzeri şeyi konuştuğumuzu hatırlıyorum. Bir an bana “Hristiyan mısınız?” diye sordu. Bu merakın temelinde, İspanyol paça kot pantolonumun, yakası kürklü montumun ve oldukça kabarık (bugünlerin moda tabiriyle bonus) saçlarımın ne kadar katkısı vardı bilemiyorum. (Kıyafetimi özellikle tarif ettim zira benim bu terörist kılığım Kilise görevlisini açıkça rahatsız etmiş ve yanımıza kadar gelerek müdahalede bulunmaya zorlamıştı.) Belki de iştahla Hz. Meryem ve Hz. İsa’yı anlatmam dikkatini çekmişti Alman turistin. Çünkü adam, dindarca bir etkilenmeden ziyade bir gözlem yapar gibi bakıyordu etrafına. “Hayır” diye yanıtladım sorusunu, “Müslümanım ama Hz. İsa bizim de Peygamberimizdir. Hz. Meryem ise çok kıymet verdiğimiz bir kimsedir. Tüm Müslümanlar her ikisini de çok sever.” Adamın şaşkınlığı yüzünü kaplamıştı. Sonrasında Kilise’den ayrılana kadar, biraz da benim anlatacaklarımı merak ettiği için sorular sormaya devam ettiğini düşünürüm hala…

Eh, anekdotlarla başladık madem yazıya, Allah ne verdiyse devam edelim:

Bundan 5-6 yıl önce bir yurtdışı seyahatinde Dubrovnik’in ünlü kiliselerinden birine düştü yolumuz. Mihmandarlarımız arasında bulunan bir arkadaş, kilise önündeki küçük İsa heykelciğine “Ooo İsa’ya bak sen?” gibi, bana laubali gelen bir cümle sarf etmişti. Dayanamayıp “Üstadım, bu heykelciğin gerçek Hz. İsa’yı tariflediğinden emin değiliz ama Hz. İsa’nın bizim kutlu peygamberlerimizden olduğunu unutmamamız gerekir.” demek zorunda kalmıştım.

İmdi, son bir anekdot daha anlatayım da meramım iyice anlaşılsın. Süryani bir ahbabım var. Dikkatli ve zarif bir adam; doğal olarak, arada konuşmalarımız inanç konusuna geliyor. Bir gün dedim ki, “Güzel ağbiciğim, biz Müslümanız. Hz. İsa’nın getirdiği Kitabın tahrif edildiğine ve Allah’ın dinini tashih için Kuran’ı gönderdiğine inanıyoruz. Siz Hristiyansınız, Hz. Muhammed’in kafasından din uydurduğuna, Kuran’ın gerçek bir kutsal Kitap olmadığına inanıyorsunuz. Eşyanın tabiatı bunu gerektirir. Her ikisinin de aksi olsaydı ya biz Hristiyan olurduk ya siz Müslüman olurdunuz.”

Bunca lafı niye ettiğimi artık tahmin etmişsinizdir herhalde? Üstelik başlıkta da o kadar spoiler verdik ey Kaari!

Son günlerde Noel/yılbaşı tartışması üzerinden yürüyen argümanları şaşkınlıkla seyrediyorum.

Son diyeceğimi şuracığa not düşeyim de içimde kalmasın; keşke, Hz. İsa’nın hangi gün doğduğunu sahiden bilsek de bir güzel Mevlid Kandili de ona yapsak! Ne güzel olmaz mı? Vallahi ben o güzel Peygamberin gerçek doğum gününü bilsem , hiç düşünmez kendi Bayramım ilan ederim!

Şuncağızı da söylemek iktiza eder; dinlerarası diyalog saçmalığına hiç inanmadım ben güzel kardeşim! Öyle eklektik, türedi, torbaya ne varsa at kabilinden safsatalara karnım tok… Ben kendi Kutsal Kitabımın tanımladığı, tarif ettiği ve tanıdığı değerler üzerinden bir bakış ve duruş geliştirmeye çalışıyorum.

Noel, Hristiyanların Hz. İsa’nın doğum günü olarak kabul ettikleri günü kutlamalarını ifade ediyor kısaca… Her Hristiyan mezhep farklı bir günü Noel kabul ediyor olabilir ama sonuçta “kutsal” kabul ettikleri bir gün…

“Müslüman Noel kutlamaz!” karşı duruşu Müslümanların Hristiyanlaş/ması-maması temelinde bir hassasiyeti ifade etmesi bakımından gayet anlaşılabilir bir uyarıdır.

Ancak, Müslümanların Noel’e yönelik itirazları, yukarıda anlatmaya çalıştığım üzere Hz. İsa’nın bizim için değerini göz ardı etmemeli ve genelde Hristiyanlar özelde ülkemizdeki Hristiyan yurttaşlarımızın inanç değerlerine yönelik bir tahfif etmeyi beraberinde getirmemeli…


Ne var ki, nerede duracağımızı ve nerede durmayacağımızı kimi zaman karıştırdığımızı düşündüğümü ifade etmeme de izin veriniz lütfen sevgili dostlar.

1 yorum: